BÖLÜM 5 İLKOKULU MERKEZ KURTULUŞ İLKOKULUNDA OKUDU Anılardaki azılarımızı yayınlarken Beşinci bölümde İlk okulumu Altı senede Kurtuluş okulunda okudum. Bu seneler zarfında yaklaşık bir ay gibi zamanda Reşadiye ilk okulunda okudum. Denize yakın olduğundan Reşadiye ilk okulunda başla okumadım, Tekrardan eski okuluma döndüm. Annem elimden tuttuğu gibi Doğru Kurtuluş okulunun yolunu tekrardan tuttuk. DİZİ YAZISI:..
BÖLÜM 5
İLKOKULU MERKEZ KURTULUŞ İLKOKULUNDA OKUDU
Anılardaki azılarımızı yayınlarken Beşinci bölümde İlk okulumu Altı senede Kurtuluş okulunda okudum. Bu seneler zarfında yaklaşık bir ay gibi zamanda Reşadiye ilk okulunda okudum. Denize yakın olduğundan Reşadiye ilk okulunda başla okumadım, Tekrardan eski okuluma döndüm. Annem elimden tuttuğu gibi Doğru Kurtuluş okulunun yolunu tekrardan tuttuk.
DİZİ YAZISI: NECATİ DİLİ
Neden mi? Reşadiye okulunda okumadım. Aslında ikinci okul bana daha yakındı . Zira deniz mevzusu olunca, bizlerde rahat durmazdık cum denize hücum ederdik.
İlkokulu Emin ettin mahallesindeki Kurtuluş ilkokulunda okudum. Az bir zamanda Reşadiye ilkokulunda okudum. Denize girdiğimiz için annem beni yine Kurtuluş ilkokuluna yazdırdı.
İlkokul üçüncü sınıfını çift dikişle geçtim üçüncü sınıfta derenin karşı tarafındaki yıl okumuş oldum.
Karşımızda Rize il Halk Kütüphanesi vardı bazen oraya gidip çizgi roman kitapları okurduk. Yazın okul çıkışında derenin üzerinde tahta köprü vardı. Oradan geçip eve giderdik, ayrıca orada derede birikmiş su vardı köprünün altındaki Göle girip yüzerdik Daha sonralarda denizde girmeye başladık.
Hatıralarımda evin bahçesinde Manolya ağacı vardı bayağı büyüktü. Akşamları şehrin bazı kesimlerinden aileleri orada Denize girerdiler. Manolya ağacının etrafına bezler gerilirdi Annem gelenlere çay ikram ederdi bahçeden aldığı salatalık ve domates, zeytin ekmek ne varsa ikram ederdi. Ayrıca çay demler servis bile yapardı. Yani ikramda bulunurdu. Oradan mahallelere geçiş yolu yoktu. Denizle evin duvarının birleştiği yerdi dalgalar evin duvarına vururdu. Sadece yaya olarak mahalleye gidilirdi. Üsten yol vardı. Ana yol müsaitti. Dalgalı havada oradan gitmek biraz tehlikeliydi.
Üsten açmalı Zenit fotoğraf makinem vardı annem almıştı çok fotoğraflar çekmiştim. Ama bir türlü o resimleri bulamadım.
Karşı komşumuzun oğulları Derenin karşı kısmında bahçenin içinde bizim abilerimizdi. Denizin içinde kule yaptılar Alt kısımlarında taşlardan sağlamlık yaptılar dalga almasın diye. Büyük abilerimizden arta kalan zamanlarda bizlerde üzerine çıkıp atlardık. Teyze oğlu Merhum Kenan Beyhan o dönemlerde botlar vardı denizlerde kürek çekerlerdi. Gezinirlerdi. Teyze oğlu Bot yapmaya karar verdi yaptı. Ama yan durmaya başladı yan duran yere ağırlık koyardı. Bizleri de bazen yanına alırdı. Denizde gezinmek çok hoş olurdu.
Birde balık tutmaya çalışırdık botun üzerinde ne çare beceremezdik. Daha sonraları İskelede balık tutamaya başladık abi iyimle. Ben yem takardım ağabeyim tutardı Annem evde tavalı yapardı
İlk YÜZME DENEMESİ
İlk yüzme denememi ağabeyimle yaptım. Emin ettin mahallesi deniz kenarında Devlet hastanesi ile sigorta hastanesi orta kısmında denize girdiğimiz yerlerde bir tanesiydi. Orada Kukuli kaya, Patikaya biraz uzağında Kanlı kaya vardı. O zamanlar o isimlerle anılırlardı.
Deniz derinliği boyumuzu aşardı kukuli kaya ile patikaya arasında yaklaşık iki veya üç metre mesafe vardı. Kukuli kayadan atladım ağabeyim beni tutarak Pati kayaya çıkardı öyle kendi başıma yüzmeye başladım. Daha önceleri ise deniz kenarında suya girerdik.
Kanlı kayamı? O zamanlar bize uzaktı gidemezdik. Daha sonraları Yüzmeyi tam kavradıktan sonra oraya da yüzerek gitmeye başladık. Hatta kıyıya bayağı uzaktı. Oradan atlayım yalıya kadar deniz dibinden yüzerdik mahaller arkadaşlarımızla Kanlı kaya üzerinden atlama yarışı yapardı. Birde bir baş olurdu ona ana derdik nasıl atlarsa bizde öyle atlardık.
Yüzmeyi öğrendik dedik. O zamanlar deniz kenarlarında mendirekler yapılmıştı. Devlet hastanesinin önündeki mendirekten ayaküstü denize atladım. Adamın biri denize veya kayalıklara şişe atmış yahut kırılmış bu şişe denize düşmüş tam benim atladığım yere. Ayağımla şişenin üstüne basmışım ayağım kesildi farkına varmadım. Yukarı kayaya çıktım ayağımdan akan kanı fark ettim. O zamanlar Değirmendere’de oturuyorduk ayak yarılmış korktum ayağımı bağladık o vaziyette Rahmetli teyzeme koştuk. Teyzemin evi yakındı. Teyzem ayağıma baktı. Hatırladığım kadarıyla bir şey sürdü ayrıca şeker döktü ve bağladı.
Kanama durdu ayağım zamanla savdı. İyileşti.
DENİZ KENARINDA KUM ÇAKIL TOPLARDIK:
Evin dibinde kumluklar ve çakıllıklar olurdu deniz kenara vururdu. Arkadaşlarla Kum ve Çakılı küreklerle yığardık satmak için. Biz yığardık yani toplardık bir dalga hadi yeniden başla. Teskere denen taşıma aletimiz vardı ufak araçlar gelirdi. Bizlerden teskerelere yükler o araçlara taşırdık. Öğrencilik zamanlarımızdı harçlık alırdık doğru sinemaya giderdik.
Sinemada furuko ve O meyve gazoz içerdik. Birde Ay çekirdekleri vardı çıtlatırdık. Deniz kenarında o zamanlarda Tomruklar depolardılar yani kütükler. Açıklarda büyük motorlar gelirdi Tomrukları o motorları taşıyıp yüklerdiler. Bazense
RİZE SAHİLİNE DENİZDEN GÖRÜNÜM RİZE KALESİ TARAFINDAN DENİZ BÖLGESİ
Bizler iki üç tomruğu birbirine tahtadan çakıp güya sal yapardık bir tahta kürek haydi yüzelim derdik.
Motorlar açıkta demirledikleri zaman Motora doğru yüzerdik. Motora çıkıp Motordan denize atlama yapardık.