RİZE’DE ÇAY ZİRAATININ TARİHÇESiNE KATKI VE HACI HAFIZ SALİH YILMAZ’IN HAYAT HİKÂYESİ

RİZE’DE ÇAY ZİRAATININ TARİHÇESiNE KATKI VE HACI HAFIZ SALİH YILMAZ’IN HAYAT HİKÂYESİ 1917 yılında, zamanın Halkalı Ziraat Mektebi Alisi müdür vekili ve botanikçi olan Ali Rıza Erten yapmış olduğu teknik çalışmalar sonucunda 16 Şubat 1924 tarihinde Rize’de çay yetiştirilmesi için meclisten onay alır ve günümüz çay üretiminin temelleri bu şekilde atılmış olur. O süreçten bu..

Tarih : Okunma : 211 Defa Okundu... Yorum Yap

RİZE’DE ÇAY ZİRAATININ TARİHÇESiNE KATKI VE
HACI HAFIZ SALİH YILMAZ’IN HAYAT HİKÂYESİ
1917 yılında, zamanın Halkalı Ziraat Mektebi Alisi müdür vekili ve botanikçi olan Ali Rıza Erten yapmış olduğu teknik çalışmalar sonucunda 16 Şubat 1924 tarihinde Rize’de çay yetiştirilmesi için meclisten onay alır ve günümüz çay üretiminin temelleri bu şekilde atılmış olur. O süreçten bu yana Rize’de çay yetirilmesine öncülük eden Ali Rıza Erten, Zihni Derin, Şevket Raşit Hatipoğlu, Mustafa Hulusi Karadeniz gibi isimler anlatılır. Oysa bu isimlerin yanında Rize’de çayın yetiştirilmesine büyük katkıları olmuş yerel ve öncü gizli kahramanlar vardır. Bunlardan biride Salih Yılmaz’dır.

DEDESİ ZÜHTÜ PAŞA’NIN BAHÇİVANI İDİ
20 Mayıs 1912 tarihinde salı günü İkizdere’ye bağlı Güneyce Köyü’nde (eski ismi Varda) doğdu. Babası Muallim Hafız Süleymandır. Dedesi Hacı Mustafa İstanbul’da Maarif Vekâleti (Milli Eğitim Bakanı) Zühtü Paşa’nın bahçıvanı (Kızıltoprak’ta) olarak çalışıyordu. Oğlu hafız olan sekiz yaşındaki oğlu Süleyman’ı İstanbul’a alarak okuttu. Rüştiye Mektebinden birincilikle mezun olduktan sonra memleketine döndü ve medrese tahsiline devam etti. Askerliğini yaptıktan sonra o tarihte okur – yazar olmadığı için babası Hafız Süleyman kendi köyüne muallim olarak tayin edildi. Sırası ile Güneyce, Gülbahar, İslahiye ve Pazar’ın Çingit köylerinde öğretmenlik yaptı. 1933 senesinde emekli oldu. Ondan sonra medrese tahsili olduğu için on yedi köyde hocalık yaptı. Kendi köyü Güneyce’de ihtiyar heyetinin başı olarak yapılacak camii, medrese, su gibi hayır işlerinin öncülük etti.

DERSİM HAREKATİNE KATILDI
Salih Yılmaz; babasının da hafızlık yaptığı Kur’an Kursu Hocası Hacı Hafız Yusuf Sipahioğlu’ndan Kur’an-ı Kerim’i 1923 yılında hıfz etmiştir. İlk ve orta tahsilini Rize’de yaptıktan sonra İstanbul Halkalı Ziraat Meslek Lisesinden 1936 yılında mezun oldu. Lise 1. ve 3. sınıflarını birincilikle bitirdi. 17 Ağustos 1936 tarihinde Eskişehir ve 1 Haziran 1937 tarihinde Erzincan eğitmen kurslarında Ziraat öğretmenliği yaptı. 1 Eylül 1937 tarihinde Yedek Subay Okulu Harbiye 10. Devre, 1 Mayıs 1938 tarihinde Kıta hizmetini yapmak üzere Bayburt 7. Alaya tayin edildi. Bu alayla birlikte 15 Mayıs 1938 tarihinde Dersim Harekâtına iştirak etti. 1 Ekim 1938 tarihinde Teğmen olarak terhis edildi. Harekât sonunda madalya ile onurlandırıldı.

RİZE’DE ÇAY TARIMI NASIL BAŞLADI?
8 Kasım 1938 tarihinde Rize’de tam Zihni Derin başkanlığında kurulan çay teşkilatına bağlı çay fidanlığına tekniker olarak 75 lira maaş ile tayin edildi. Kurulan çay teşkilatı Rize ilçe merkez olmak üzere, İyidere, Derepazarı, Salarha, Doğu-Batı mahalleler, Gündoğdu ve Çayeli iki bölge olmak üzere sekiz bölgeye ayrılmıştı. 1938 yılında her bölgeye bir memur tayin edilerek teşkilat elemanları tamamlanmıştı. Ayrıca her memur bölgesinin büyüklüğüne göre çay çavuşu istihdamı emrine de memurlara verilmişti.

RUSYA’DAN KIRK TON ÇAY TOHUMU GETİRİLDİ
1939 tarihinde devletçe Rusya’dan satın alınan 40 ton çay tohumunun en kısa zamanda toprağa fidelik olarak dikilmesi, zorunluluğu vardı. Bu zorunluluk karşısında toprak sahipleri ile çok sıkı işbirliği yapmak, fidelik yapılacak tarlaların tespiti ve muayenesi lazım. Bu bakımdan gece gündüz demeden çalışarak 40 ton çay tohumu fidelik halinde toprağa dikildi. Fideler büyüdü. Esas çay bahçesi olacak tarlalara dikilmesi lazımdır. Toprak sahipleri çay ziraatı hakkında bilgisi yoktu. Bu ziraatın sonu ne olacak? Bu vesile ile Devlet topraklarımızı elimizden alacak propagandası halk arasında yaygın durumdaydı. Bu durum karşısında her aybaşında Zihni Derin başkanlığında toplantılar yapılıyor. Her bölge memuruna, bölgesinin büyüklüğüne göre her ay 50-100 dekar çay bahçesi taahhüdü alacaksınız diye Zihni Bey’in talimatlar veriyordu.

İLK ÇAY KANUNUNUN HAZIRLANMASINA KATKI SAĞLADI
Bu emirler karşısında günlerce köylerde yaya dolaşıp tarla sahipleriyle görüşüp, çay fidanlarını tarlaya dikmek için taahhüt alıyorlardı. Salih Yılmaz ve arkadaşları öylesine yoğun ve istekli çalışıyorlardı ki çoğu zaman evlerini ihmal ediyorlardı. Zihni Derin çok disiplin uyguluyordu. Çayları kurutma fırınına eleği ters koydu diye memur arkadaşları memuriyetine bakanlığa telgraf çekerek son veriyordu. Bu gayretli çalışmalarda Salih Yılmaz, Hüseyin Cahit Cevahiroğlu ve Murat Zırh’ın gayretleri gözden kaçmıyordu. Halka çay bahçesi yaptırmak için dekar başına 10 Lirası peşin 10 Lirasını sonradan vermek üzere 20 Lira para yardımı yapılması karara bağlandı. Bunun içinde kanun lazımdı. Kanun taslağı, Zihni Derin, Hüseyin Cahit, Salih Yılmaz ve arkadaşlarla birlikte hazırladılar. Taslak Zihni Bey tarafından bakanlık kanalı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunuldu. O zaman ki devletin bütçesi 170 milyon lira, çay tarımı için 1 milyon lira istenince milletvekilleri kanunu kabul etmedi. Gerekçe olarak da: Çay, yurdun birçok yerlerinde yetiştiriliyor iddiası idi. Çay bitkisine benzeyen ay üzümü gibi ürünlerin Rize çayı ile ilgili olmadığı, Rize ve havalisinde hakiki çayın yetiştirildiğini kanıtlanması gerekiyordu. Rusya Çarlık devrinde Batum’da ve Çakova bölgelerinde çalışan insanlar buradan Rize’ye çay tohumu getirip çay yetişen bahçeler vardı. Onlardan ve kendi devlet fidanlığındaki çaylardan elle toplamak suretiyle çayları daha üstün kalitede olduğunu kanıtlamak üzere tahliller yaptırıldı.

İNÖNÜYE VE MECLİS ÜYELERİNE RİZE ÇAYI TAKDİM EDİLDİ
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine çay ziyafeti verilerek rapor taktim edildi. Ayrıca İsmet Paşa’ya (kristal kavanozla) zamanın gazete başköşe yazarlarına eşantiyon Rize Çayı takdim edildi. Tahlilde Rize’de yetişen çayların Seylan çayından daha üstün olduğu anlaşıldı ve istenilen kanun çıkarıldı. Kanun gereği olarak çay bahçesi yapanlara dekar başına 10 Lirası peşin 10 Lirası sonradan verilmek suretiyle 20 Lira yardım yapmak üzere 1 metre ara ile 833 fidan diken bir dekar kabul ediliyordu. Bu sistem devam ederken çay bahçe sahiplerinin teklifi üzerine para yardımı yerine zorlukla bulunmadığı mısır verelim diye karar alındı. Zihni Bey Ankara’ya gitti. Başvurmadığı kapı kalmadı. Rize’ye döndüğünde vapurda büyük bir coşkuyla karşılandı. Para yerine mısır verilecek diye çay bahçesi yapanlara söz verdikleri için sabırsızlanan mesai arkadaşları Zihni Bey’e sordu: “Mısır işini hallettiniz mi?” Verdiği cevap: “Uşaklar maalesef bir netice alamadım.

KITLIK ZAMANINDA ÜSTÜN GAYRET
Ofis yeni kuruldu memurlar genç, halden anlamıyorlar. Memurlardan fazla müfettiş var. Salih Yılmaz ve arkadaşları yine eski usule çay ziraatına devam ettiler. Canla başla çalıştılar. Salih Yılmaz altı yıl çay teşkilatında çok zor şartlarda vazife gördü. 8 bölgenin 5’inde çalıştı. Rize tarımı bu mücadelenle büyüdü. Köyleri dolaşırken çantasında çay şeker vardı fakat ekmek yoktu. Çoğu zaman köy imamlarında misafir kalırdı. O tarihte köy imamlarının maaşını ve yemeğini köylü verirdi. O bakımdan imama gelen yemekten istifade ederlerdi.

EKMEK OLMADIĞI İÇİN AÇ KALAN ÇOCUKLAR
1941-42 senelerinde ekmek karneye bağlanmıştı. Devlet köylünün yetiştirdiği mahsulden %10 aynen mahsul alıyordu. Açlık, sefalet baş göstermiştir. Salih Yılmaz, bu tarihte hayatımda hiç unutmadığım ve fırsat buldukça topluma ve ev halkına anlattığı bir hatıraya tanık oluyor. Salih Yılmaz, çay amiri olarak Rize Kırklartepe (Kandeva) köyünden Salarha’ya iniyordu. Ağustos sıcağında arkasında bir teneke bal yüklenmiş bir delikanlıyla karşılaştı. Selâmlaştı. “Yazın bu sıcağında nereye gidiyorsun?” deyince, delikanlı bir ah çekerek gözleri yaşla ve terle dolu; “Bey Andon Köyü’ndenim, peteklerimi sağdım. Ekmek olmadığı için çocuklarıma iki gündür yemek ve bal yediremedim. Yukarıdaki ağa köylerine gidiyorum. Balla mısır almak istiyorum.” dedi ve gözlerini silmeye çalıştı. Yılmaz, delikanlının bu tavrından çok etkilendi ve dairesini tarif etti ve şu tarihte gel beni bul mısır alma ben sana yardım ederim sözünü verdi. O tarihte devlet nüfus başına 1.5 kilo mısır köy muhtarlarına veriliyor. Muhtarlarda aldıkları mısırları şehirde bir dükkânda muhafaza ediyorlardı. Sonradan katırlarla köyüne naklediyordu. Bunu bildiği için delikanlı Salih Yılmaz’ı bulunca doğruca muhtarların mısırları muhafaza ettikleri dükkana gittiler. Yılmaz, her çuvaldan bir avuç mısır almak suretiyle 12 kilo mısır temin ederek delikanlıya verdi ve sordu: “O gün balla mısırı değiştirebildin mi?” delikanlı cevap verdi. “Bir teneke balı iki teneke mısırla değiştirdim.” dedi ve sarılıp Salih Yılmaz’ı öptü.

ÇAY RİZE’YE KOLAY GELMEDİ
Çok zor hayat şartları karşısında o zamanki memuriyet zihniyeti ile cansiperane çalışarak Rize ve havalisinde çay ziraatı yerleştirilmiş ve geliştirilmiştir. Bugün Rize halkı çay ziraatı sayesinde ekonomi sahada rahatlığa kavuşmuş ve huzur içindedir.

ÜÇ KEZ SİLAHALTINA ALINDI
Salih Yılmaz, Rize’de çay teşkilatında çalışırken 1940 senesinde ikinci defa silah altına alındı ve Trabzon’da kurulan Tümen karargâhında daire müdürü olarak çalıştı. 13 ay askerlikten sonra terhis edildi ve Rize’deki memuriyetime döndü. Bu vazifesi esnasında müdüriyet binasında birçok arkadaşının bulunduğu bir sırada Zihni Bey’in hizmetçisi Rus kökenli bir kadın kendisine Rusya’dan gönderilen bir paketin verilmeyişi sebebiyle Türklere hakaret etmeye başlayınca ve bu havaliyi Ruslar işgal edecektir sözlerini sarf edince dayanamayıp kadını patakladı. Bu hadise müdürlüğe intikal etti. Kocası bahçevan olarak fidanlıkta çalıştığı için amele arasında kominizim propagandası yaptığı emniyete ihbar edilince hadise vilayete intikal etti. Valilik karı kocanın fidanlıkta çalışmasını mahzurlu görerek derhal işlerinden çıkarılması için fidanlık müdürlüğüne emir verdi. Bu emir üzerine müdürlük karı kocanın işine son veriyor hadise o sıra Ankara’da bulunmakta olan Zihni Bey’e bildirilmiyordu. Zihni Bey Rize’ye gelince fidanlık müdürü Cahit Bey’i Sürmene Ziraat Teknisyenliği’ne, Salih Yılmaz’ı Erzurum’a hadiseye şahitlik yapan memur arkadaşları başka yerlere tayin ettirdi.

ERZURUM ŞEHRİNİ AĞAÇLANDIRDI
Salih Yılmaz Erzurum Ziraat Müdürlüğü emrinde Erzurum şehri içi ağaçlandırılmasında kısa zaman çalıştı. Sivas ve Sarıkamış Devlet Orman Fidanlıklarından getirilen fidanları Erzurum caddelerini ağaçlandırdık. Kısa bir süre sonra yine 3. defa silahaltına alındı. Trabzon 48. Tümen karargâhı levazım 3. kısım amiri olarak 18 ay askerlik yaptı ve üsteğmen olarak terhis edildi. 1946 milletvekili seçimlerinde Rize’den adayı oldu. Gizli tasnif yüzünden milletvekilliğini kazanamadı. Tekrar memuriyete döndü. 25 Eylül 1946 tarihinde Tarım Bakanlığı meyvecilik şubesine tayin edildi. Bu vazifemde sırası ile Ziraat mücadele başteknisyeni, Ziraat mücadele ve Karantina Müdürü ve daha sonra Ordu, Trabzon, Giresun, Rize ve Artvin illerinde faaliyet gösteren Zirai mücadele ve karantina başkan vekili ve yardımcısı olarak vazife gördü. Trabzon’da fındık kurdu ve tütünlerde görülen mavı küf hastalıkları mücadelesinde gösterdiği üstün başarılı çalışmamdan dolayı iki bakanlık, bir valilik makamlarından takdirname aldı.1958 yılında Amerika’ya gönderildi. Bu seyahati dört ay devam etti. Amerika’da Nevvyork, Montana, Texas, Huston ve daha birçok eyaleti altı arkadaşlarıyla beraber gezdi. Uçakla gidip vapurla döndü.

ZARARLI BÖCEKLE MÜCADELE
1949 yılında Bakanlık Trabzon’da Zirai Mücadele Teşkilatı kurmak üzere önceden Salih Yılmaz’ı Zirai mücadele teknisyeni olarak Trabzon’a tayin etti. Fındığa zarar veren suçluyu yakalamak üzere Samsun Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsünden gönderilen Yüksek Zirai Mühendisi arkadaşıyla birlikte ellerinde çanta çarşaf olmak üzere köye gidiyorlardı. Sabah erkenden fındık ocaklarının altına çarşaf sererek dalları silkelemeye çalışıyorlar. Çarşafın üzerine düşen koyu kahverengi hortumlu böcek görünce fındık mahsulüne zarar veren budur diye teşhis koyuyor ve arkadaş Samsun’a dönüyorlardı. Zararlı teşhis edildikten sonra hangi bahçelerde ve hangi fındık çeşitlerine fazla zarar veriyor bunun araştırmasına başlıyorlardı. Bu durum karşısında köylerde dolaşmaları bazen bir hafta devam ediyordu. Böcekleri yakalamak için altına serilecek çarşafı tutacak çocuk bulamıyorlardı. Çocuklar onlardan kaçıyordu. Çünkü o tarihte köye giden çantalı her adam ya tahsildardır, ya da Of’un sünnetçisidir. Para yok ki işçi tutsunlar. Mühendis, müdür, memur sıfatlarını bir tarafa bırakarak cansiperane çalışıyorlardı. Bu çalışmalar sonucu böceği öldürecek ilaç bulunuyordu. Mücadeleler meyvesini veriyordu. 29 Eylül 1975 tarihinde hac vazifesini gerçekleştirmek üzere Trabzon’daki görevinden emekliye ayrıldı. 19 Eylül 1984 tarihinde Güneyce Camii Yaptırma ve Yaşatma Derneğini kurdu. Karadeniz bölgesinin hemen her yerinde hizmetleri dokundu. Hizmetleri ve kişiliği ardından hep anlatılır.

ONA VEFA BORCUMUZ VAR
Salih Yılmaz erken saatlerde kalkar sabah namazında camilerde tarımı ve ilaçlamayı anlatan konferanslar verirdi. Zaten hafız olması anlatımına güzellik katardı. Bu işi bir şey beklemeden gönüllü bir şekilde yürekten yapardı. Sabahtan erken kalkıp yol almasındaki sebep zararlı böceği üzerine gün doğmadan ağaçta yakalamaktı. Bunun için her gün sabah 4 de mesaiye başlardı. Her gittiği köyde sevilir, sayılırdı. Köylüler; Salih Yılmaz’ı “normal memur gibi çalışmazdı. Mesai merhumu göz etmez dua ederdi” diye anlatırlardı. 1958 yılında Rize’yi saran beyazsinek için 6 ay bölgede bizzat mücadele vermiş ve başarılı olmuştur..

Rize’de çay tarımında öncülük eden canla başla çalışan bu güzel insanı rahmetle anıyorum.

Yararlanılan kaynaklar
*Rize’de çay ziraatının tarihçesi ve Hacı Hafız Salih Yılmaz’ın Hayat Hikayesi ( Maksut Bıyık tarafından yayınlanmış) Devran Matbaacılık Ankara Kasım 1997 60 sayfa
*Kenan Bıyık (Hacı Hafız Salih Yılmaz’ın torunu)
*Maksut Bıyık (Hacı Hafız Salih Yılmaz’ın torunu)

Fatih Sultan KAR / İST.

İlk yorumu siz yazın

betnis giriş
betnis
yakabet giriş