İSMET KÖSOĞLU/Gazeteci Gözü İle 55.YILIN ARDINDAN ZİHNİ DERİN Çayı Rize’ye taşıyan, yaşatan, büyüten ve her evden bir ÇAYKUR emeklisinin olmasını sağlayan Zihni Derin 55 yıl önce 25 Ağustos 1965 tarihinde aramızdan ayrılmıştı. O bir Rizeli değil ama ÇAYI yetiştirerek herhangi bir Rizeliden daha çok hizmet yapmıştır. Bugüne kadar bölgede binlerce aile bugün Çay’dan para kazandıysa..
İSMET KÖSOĞLU/Gazeteci Gözü İle
55.YILIN ARDINDAN ZİHNİ DERİN
Çayı Rize’ye taşıyan, yaşatan, büyüten ve her evden bir ÇAYKUR emeklisinin olmasını sağlayan Zihni Derin 55 yıl önce 25 Ağustos 1965 tarihinde aramızdan ayrılmıştı.
O bir Rizeli değil ama ÇAYI yetiştirerek herhangi bir Rizeliden daha çok hizmet yapmıştır.
Bugüne kadar bölgede binlerce aile bugün Çay’dan para kazandıysa buna sebep olan Zihni Derin’dir.
Yaptığı bu hayırlı Ziraat için Allah ondan razı olsun.
55 yıl önce aramızdan ayrılışı anısına gazetemiz için Zihni Derin hakkında yazı yazmam istendi.
Çayı bölgemize getiren ve yaşatan Zihni Derin’i daha iyi tanıyıp tanıtmak için hakkında panellerin düzenlenmesi gerekir bunu da yapmak öncelikle ÇAYKUR Genel Müdürlüğü ile Rize Valiliğine yakışır.
Bugüne kadar böyle bir etkinlik maalesef görmedik.
Zihni Derin’i tanıyan insanlar dinlenmeli hatıraları belgesel hale getirilmelidir. Anılardan yararlanmak lazımdır.
Üniversitemiz tarafından araştırılarak hakkında Broşür ve kitaplar hazırlanmalı.
Zihni Derin Çayın Babası… Ama Rizeli değil 1880’ de Muğla’da dünyaya gelmiş.
Çocukluğu ve gençliği de Muğla’da geçiyor. Osmanlı İmparatorluğunun son devrinde Tarım öğrenimi için Selanik’e gittiğini öğreniyoruz. Çok girişimci bir öğrenciydi. Bir gün bir arkadaşıyla birlikte okul müdürüne gidip der ki:
-Ekim yapabilmemiz için okul civarında bir miktar arazi veriniz.
Beş dönüm arazi üstüne, soğan, domates bir şeyler eker iki arkadaş. Ve oradan çıkartırlar harçlıklarını.
2015 yılında vefat eden oğlu Haldun Derin onu şöyle hatırlıyor ’memurluğa karşı adeta düşmanlık duyan ve her fırsatta girişimciliğin faziletlerinden söz açan biri. Gariptir ki 45 yılı bulan çalışma hayatında iki üç istifa olayı yüzünden kısa ayrılışları bir yana bırakılırsa, emekli oluncaya kadar devlet kapısında kalacak, daha kötüsü iki oğlunu da memur olmaktan alıkoyamayacaktır.’
Okuldayken dikip biçtikleri araziden çıkardığı harçlığı saymazsak eğer. İlk ekmek parasını, İzmir’de Orman Kâtipliğinden kazanmıştır. Bir yandan da Fizik-Kimya hocalığı yapacaktır.
ÇAY’IN DOĞUŞU
3 yıl boyunca incelemeler yapmak üzere Rize’ye gelir. Rize seyahatlerine Rize Ziraat Odası Başkan’ından aldığı mektup sebep olur.
‘Duyduk ki Karadeniz Bölgesinin kalkındırılması için bir şeyler düşünülüyormuş. Çay konusuyla ilgilenmenizi öneririm. Batum’dan getirdiğim çay fidanını, bahçeme ektim. gayette iyi durumda’
Bu müjdeli haberden sonra yerinde duramadı Zihni Bey.
Tutun tutabilirseniz Zihni Hoca’yı… Artık çayla yatıp çayla kalkacaktır.(üstelik sadece ikram edildiği zaman içtiği bir şeydir çay )Daha önce yapılmış araştırmaları didikler. Ankara’daki Rus sefiri aracılığı ile çay konusunda broşürler getirtir. Ve Atatürk Orman Çiftliği’ni ziyaret ettiğine konuyu ’çıtlatacaktır’ kendisine.
Zihni Beye bir at tahsis ederler. O da fır döner. Rize… Batum. Koymuştur aklına bir kere.
Yıl 1924..’Çay Kanunu’ çıkartılır. Düşünün Cumhuriyet ilan edileli sadece bir yıl olmuş.
Zihni Derin ’kaybedecek vakti olmayan ’canı tez insanlara özgü hızla, Rize’de bir ‘çay fidanlığı’ kurmak üzere kolları sıvar.
Engel bu, çıkmaz mı? Ama Zihni Hocanın engel dinlemeye niyeti yoktur. O kadar ki, sırasında, ast -üst ilişkisi dinlemeden-memur olduğunu unutarak-çekerdi telgrafı:
-Dosdoğru’ Başbakana’…Tıpkı, fidanlık için ayarladığı araziye Maliye teşkilatı’ onay vermediği zaman olduğu gibi..
‘Takdir beklerken köstek olduğunda ise, bir küsüş küsecektir ki aman Allah: derhal yazar mektubunu… İstifa, ama bir memurluktan ötekine geçer, örneğin Öğretmenliğe.
İKİNCİ RİZE DÖNEMİ.
Rize’de çay fidanlığı kurulduktan sonra,1930’lu yıllara gelinceye kadar, çay üretme konusu’ uykuda’ kalır. Taaki 1937 yılına kadar. O yılın sonunda Zihni Derin Çay Koordinatörü olarak atanır.
Rize yöresinde ekilecek toprak az olduğu için, köylüyü çaya inandırmak başlı başına bir dert oldu. Çay Rize’de üretilebilir hale geldikten sonra da bu kez ürünün işlenmesi konusu patlak verir.2.Dünya Savaşı yıllarıdır. Yokluk… Sıkıntı…
Gerisini oğlu Haldun Derin şöyle anlatmıştı ’Çay atölyelerine yerleştirilecek ilk makinelerin gerekli parçaları için çizimleri bizzat kendisi gerçekleştirir ve o parçaların dökümünü bazen Atatürk Orman Çiftliği tesislerinde, bazen de Mamak Gaz Fabrikası’nda yaptırır. Sonrada parçaları toparlayıp Rize’ye götürürdü.’
Bir adam düşününki, çoluğu çocuğu, karısını Ankara’da bırakarak Çay’a aklını takıp ikide bir Rize’ye koştursun. Bir Ankara bir Rize. Hem de bu bölge ile akraba bağı vs. ilişkisi olmayan bir Muğlalı girişimci Hoca.
Zihni Derin çocuklarına mektup yazacak vakti kolay bulamazdı ama Ankara’ya geldiğinde onlara çay tarımı ve sanayi ile ilgili İngilizce kitaplardan tercüme yaptırdığı çok olmuştu.
Kendini emekli ettiği dönemlerde de Rize ve Çay’la direk temasını kaybetmeyecekti.
1964 yılında Rizeliler’ Çayın 40.yıl jübilesini kutladıklarında tabii ki Çayın Babası Zihni Derin’de oradaydı. Gelin görün ki… O sabah, tamda tören yerine hareket etmek üzereyken Zihni Derin’e törene giden konvoydaki araçlardan birisi çarpar. Çarpmada kalça kemiği kırılmıştı.
Geçirdiği bu kazadan sonra ne yazık ki Zihni Hoca çok yaşamayacaktı ve 25 Ağustos 1965 tarihinde aramızdan ayrıldı. Bu ayrılışın üzerinden 55 yıl geçti.
Kendisini Rahmetle anıyoruz.