RİZESPOR 1. LİGDE İLK SEZONUNDA TARİH YAZIYORDU

RİZESPOR 1. LİGDE İLK SEZONUNDA TARİH YAZIYORDU Karadenizli futbolseverler bir başka coşkuluydu başlayan bu yeni futbol mevsimi. 1979/80 sezonuna girilirken, Karadeniz’in hırçın dalgaları kıyıyı bir başka dövüyor, yörenin futbol delikanlıları bir başka caka satıyor, göğüs kafeslerini şişiriyor, dillerinden düşürmedikleri, yere göğe sığdıramıdıkları takımlarını övüyor da övüyor:“Trabzon, Ordu, Rize, İstanbul’a yok vize…” Tümünün ağızlarına düşen bu..

Tarih : Okunma : 76 Defa Okundu... Yorum Yap

RİZESPOR 1. LİGDE İLK SEZONUNDA TARİH YAZIYORDU
Karadenizli futbolseverler bir başka coşkuluydu başlayan bu yeni futbol mevsimi. 1979/80 sezonuna girilirken, Karadeniz’in hırçın dalgaları kıyıyı bir başka dövüyor, yörenin futbol delikanlıları bir başka caka satıyor, göğüs kafeslerini şişiriyor, dillerinden düşürmedikleri, yere göğe sığdıramıdıkları takımlarını övüyor da övüyor:“Trabzon, Ordu, Rize, İstanbul’a yok vize…” Tümünün ağızlarına düşen bu ortak tezahürat, kuşkusuz İstanbul Dükalığı’na kafa tutan Karadeniz Futbolu’na, üçüncü güç olarak katılan Rizespor’dan kaynaklanıyordu. Trabzonspor ve Orduspor’dan sonra, 1979’da Birinci Lig’de arz-ı endam edecek olan Rizespor’da, işte bu övgülerin hakkını verecek bir teknik kadrolaşma için seferberlik ilan olunmuştu

25 MİLYONLUK TRANSFER ATAĞI
Transfer ayında Galatasaray’dan kaleci Bahattin’i, Zafer’i, Erzurumspor’dan Osman’ı, İzmirspor’dan Arif’i, Adanaspor’dan Burhan’ı, Adana Demirspor’dan Sinan’ı, Elazığspor’dan Naim ve Orhan’ı, Diyarbakırspor’dan Faruk’u ve Beşiktaş’tan Yaşar’ı alan Rizespor, 25 milyon lira gibi o dönemler için dudakları uçuklatacak bir rakamı harcamasına karşın kurulan kadronun Birinci Lig’de nasıl bir iş yapacağını net bir biçimde kestiremiyordu. Özellikle herkes, Erzurum’dan 6 milyon lira maliyetle ekibe kazandırılan Trabzonspor’lu Ali Kemal’in kardeşi Osman’ın gözünün içine bakıyor, ‘6 milyonun hakınını verebilecek mi?” diye soruyordu. İşte bu astronomik transfer ücreti futbolcunun üzerinde büyük bir baskı oluşturmuş, Rize’nin nabzını tutan usta yazar Naci Yalınkılıç’a içini dökerken, “Benim Ali Kemal’den ayrı bir stil ve futbol anlayışım var. Yani meziyetlerim onunkinden farklı. Yüksek transfer bedeliyle Rizespor’a geldim. Herkes benden süper bir futbol istiyor. Bu da benim oyunumu etkiliyor. Traftarlarımdan, beni normal bir futbolcu gibi görmelerini istiyorum. O zaman rahatlayacak, daha verimli olacağım..” Yeni teknik direktör Zeynel Soyuer de, Rizespor’un, diğer hemşehrileri gibi öze dönük bir tranfer politikası izlememiş olmasına karşın, Karadenizli’lere özgü bir takım bünyesi taşıdığını belirterek, “İkinci Lig’de şampiyon olan kadrosunu olduğu gibi koruyon ve 1. Lig’in başarılı genç elemanlarını transfer eden Rizespor, bence ligin en güçlü takımlarından biri haline geldi. Lige olan yabancılığımız atlattıktan sonra, öyle sanıyorum ki rakiplerimiz karşımızda biraz zor duracaktır!”.
Sezon öncesi diğer hazırlık maçlarınının yanısıra, Kara Kuvvetleri’ni Güçlendirme Vakfı yararına Trabzon’da düzenlenen ve dört Karadeniz takımının (Trabzonspor, Rizespor, Orduspor ve Giresunspor) katıldığı turnuvada ikinci olurken sıkı bir testten geçen Rizespor, artık yepyeni bir maraton için çıkış noktasına yönelebilirdi.

SEN OAYNA MATARACI SEN OYNA
Rizespor ile dönemin Gümrük ve Tekel Bakanı Tuncay Mataracı’nın ismi adeta özdeşleşmişti. Sezon açılışında da hazır bulunan Mataracı, ekibi için maddi-manevi hiçbir desteğini esirgemiyor ve büyük takdir topluyordu. İstanbul İnönü Stadı’nda Fenerbahçe ile oynanan maç, tüm Rizeliler gibi Mataracı’nın da keyfini köpürttüğü unutulmaz bir lig mücadelesi olmuştu. Hürriyet maçı, manşetine astığı “Rizespor Fenerbahçe’yi çökertti: 2-1” başlığı ile verirken, Fenerbahçe’yi takip eden usta gazeteci Aleattin Metin 39.901 biletli seyircinin 2.5 milyon TL. hasılat bıraktığı maçı şöyle yorumlayacaktı: “Bakan Mataracı’nın takımı Rizespor, İstanbul’da Fenerbahçe’nin üzerine dalga gibi çöktü. Ligin çiçeği burnunda ekibi, özellikle ilk yarıda oynadığı nefesleri kesen şahane futbolu ile rakibini paçavraya çevirerek maçı 2-1 kazandı”. Mataracı’yı Şeref Tribünü’nde gören Fenerbahçe’li taraftarlar, “Sen oyna Mataracı.. Sen oyna..” diye tempo tutmuşlar. Taraftarları, ellerini havaya kaldırarak selamlayan sempatik bakan, heyecanını yatıştırmak için de 90 dakika boyunca iki paket sigara içmişti. Takımının Rizespor karşısında sahadan silindiğini izlemeye daha fazla tahammül edemeyen Fenerbahçe Kulübü Başkanı Faruk Ilgaz, oyunun bitmesine 5 dakika kala Şeref Tribünü’nü terkederken, Gümrük Bakanı Mataracı, “Faruk bey bekleyin, galibiyet golünü atacağız” diye sesleniyordu. Gerçekten Mataracı’nın dediği çıkıyor ve durum 1-1 iken 89. dakikada Sinan topu filelere bırakarak Rizespor’un galibiyetini ilan ediyordu. Fenerbahçe’li futbolcuların, kızgın taraftarlarının saldırılarından korunabilmek için üç saat stadta mahsur kaldığı maçtan sonra Rize soyunma odası ise tam bir bayram yeri idi. Bakan Mataracı da soyunma odasına inmiş ve futbolcuları tek tek öperek kutladıktan sonra, “Artık, 3 büyüklerin efsanesi sona erdi. Trabzon’dan sonra ligin 5. büyük takımı da biziz!” sözleriyle heyecan ve gurur yoğun bir konuşma yapmıştı. Rize’nin önde gelen işadamları da hemen oracıkta aralarında topladıkları 300 bin lirayı futbolculara daha terleri bile kurumadan dağıtmıştı.

ANZERLİ KELAM’İ BİLİRMİSİNİZ
Ve bir de kulübün Genel Kaptanlığını yürüten Anzerli Kemal Özkan bütün mesaisini kulübe veriyor ve gereke taraftar gerekse futbolcular tarafından çok seviliyor. Takıma ayrı bir hava veriyordu.

İSTANBUL TAKIMLARINA KÖK SÖKTÜRDÜK
İşte böylesi dev mücadelelerle lige ağırlığını koyan Rizespor, ligin ilk yarısını 16 puanla üçüncü sırada tamamlıyordu. Sezon arasında ekibini yorumlayan Zeynel Soyuer, “Rizespor ilk yarının en başarılı ve flaş takımıdır. Öyle sanıyorum ki benim bu görüşüme tüm sporseverler de katılacaktır. Daima ofansif futbolu benimseyen Rizespor, hep böyle oynayacaktır. İlk yarıda cezalı oluşumuz nedeniyle iki maçımızı tarafsız sahalarda oynamak zorunda kaldık. Kendi sahamızda sadece beş maç yaptığımız dikkate alınırsa, Rizespor’un yaptığı derecenin ne denli büyük anlam taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar” diyordu. Ligde ilk perdenin kapanmasının ardından, Türkiye Ligi futbolcuları arasında yapılan araştırmada ‘kalitesi en yüksek maç’ sorusuna en fazla “Rizespor” cevabı veriliyordu. “En iyi futbol oynayan rakip’ sorgulamasında Trabzonspor’un ardından Rize gösteriliyor, Rize’nin teknik patronu Zeynel Soyuer de, Gaizantep’in çalıştırıcısı Yılmaz Gökdel’in ardından en başarılı isim olarak gösteriliyordu. Ligin ilk yarı karmasında “İlk 5’ler” klasmanında ise, Kahraman en iyi sol bek, Hüseyin en iyi sağ açık gösterilirken, stoper Muharrem ile santrfor Sinan mevkilerinin en iyi ilk üçü arasında lanse ediliyordu. Halit Kıvanç usta, ilk yarı ardından yaptığı “16 takım hangi dakikalarda tehlikeli?” özel araştırmasında ise, “Ligin en çok gol atan takımı Rizespor, gollerini ilk yarıya, hatta tüm maça yayıyor. Yani her an tehlikeli…” saptamasında bulunuyordu.

KARTALA ATMACA PENÇESİ
İlk yarıda sadece 5 maçını evinde oynayabilen Rizespor’da seyircileri tribünlere sığmıyor, sahaya hakim çevre binalar da salkım saçak futbolseverlerle doluyordu. Gerçekten Rizespor sahalara, seyircisi stada sığmıyordu. Yine ilginç olan bir şey de, sayıca daha çok olan korsan tribünlerdekiler (dışardakiler) nizami tribünlerde yer bulabilenlere oranla daha etkili tezahürat yapıyordu. 10 bin kişinin ancak girebildiği stad yetmiyordu Rizespor’a ve haklı olarak isyan ediliyordu: Şampiyonluğa oynuyoruz. Futbolumuzun ve seyircimizin yeteceği bir stad yapın bize…
İlk yarıda İstanbul’da Fenerbahçe’yi deviren Rizespor, ikinci devre iki gün önceden geldiği İstanbul’da Maçka Oteli’nde kalıyor ve kötü hava koşulları ile otel çevresinde yalnızca yarım saat bir ter idmanı yapalip Beşiktaş’ın karşısına çıkıyordu. Yeşil-Mavililer, bir şok da şampiyonluk kovalayan Beşiktaş’a yaşatıyordu. İnönü Stadı’nda yoğun kar yağışı ile futbolcular birbirleri kadar doğaya karşı da savaş vermişler ve sahadan 2-1 ayrılan Rizespor olmuştu. Siyah-Beyazlılar’a şampiyonluk yolunda ağır hasar veren maç, Milliyet’in manşetinden “Rizespor lapa lapa yağan kar altında Beşiktaş’ı devirdi” başlığıyla yansıtılıyordu. Gol imzalaranının Bora, Zafer ve Sinan’a ait olduğu mücadeleyi yorumlayan Togay Bayatlı usta, 1980 Kış Olimpiyatları merkezini akla düşürerek, “Lake Placid mi, Yoksa İnönü mü?” diyordu, maça tenkit getiren bir diğer otorite Coşkun Özarı da, “Doğa ile savaşı Rizespor kazandı” yorumunu getiriyordu.,

RİZESPOR LİGİ BEŞİNCİ TAMAMLADI
O sezon Trabzonspor 39 puanla bir kez daha şampiyon olurken, üç büyüklere karşı işte böyle flaş sonuçlar elde eden Rizespor, topladığı 32 puanla 16 takım arasında ligi 5. sırada tamamlıyordu. Yeşil-Mavililer, 30 maçta 14 galibiyet, 4 beraberlik ve 12 yenilgi alırken, attığı 37 gole karşılık, kalesinde 34 gol görmüştü. Milli Lig’de ilk sezonu olması gerçeğinden hareketle, nereden bakarsanız bakın bu bilançoya alkış tutmak gerekirdi…

Fatih Sultan KAR / İST

İlk yorumu siz yazın