RİZE ÇAYINA ADANAN BİR ÖMÜR MEHMET ZİHNİ DERİN

Ah Rize yeşil Rize bende özeldir yerin Sana vefa borçluyuz Rahmetli Zihni Derin Unuttuk hizmetini, unuttuk biz vefayı Sen olmadan Rizeli çekiyordu cefayı Rizeli yakıştı mi? Sana sana habu nankörlük Siyaset gözünüze körlük bıraktı körlük O Çaya ömrünü verdi. Ya biz… Zihni Derin ömrünü Rize çayına adadı. Kıtlık çeken sıkıntı içinde bulunan Rizelilere Önce ülkemizin..

Tarih : Okunma : 88 Defa Okundu... Yorum Yap


Ah Rize yeşil Rize bende özeldir yerin
Sana vefa borçluyuz Rahmetli Zihni Derin
Unuttuk hizmetini, unuttuk biz vefayı
Sen olmadan Rizeli çekiyordu cefayı
Rizeli yakıştı mi? Sana sana habu nankörlük
Siyaset gözünüze körlük bıraktı körlük

O Çaya ömrünü verdi. Ya biz…
Zihni Derin ömrünü Rize çayına adadı. Kıtlık çeken sıkıntı içinde bulunan Rizelilere Önce ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün, ardından da İsmet İnönü Paşa’nın himayelerinde geçim kaynağı olacak olan çay tarımına öncülük etti. Peki biz Rizeliler ona gereken vefayı gösterdik mi? Hayır. 1950 seçimlerinde Zihni Derin, Rize’de bağımsız milletvekili adayı oldu. Seçmedik. Onun öncülüğünde başlatılan ve her yılın Nisan Ayını 21. Günü kutlanan Çay Bayramı törenlerini ortadan kaldırdık. 1950 – 60 lı yıllarda Rize’de “Çay Demleme Töreni” düzenlenir ve toplanan ilk çaylardan çay demlenen çay konuklar Rize ilinin yöneticileri, davetliler ve üreticilerle birlikte içer çaya emeği geçenler ve verilen mücadele anlatılırdı. Bu gelenekte tarih oldu.

Zihni Derin Kimdir?
1880 yılında Muğla’da doğmuştur. Babası Muğla’nın Kuloğulları ailesinden Mehmet Ali Beydir. 1897’de Muğla İdadisi’nden, 1900 de Selanik Ziraat Ameliyat Mektebinden, 1904 de Halkalı Ziraat Mekteb- Alisinden mezun olmuştur. 1905 yılında Aydın İli Orman ve Maden Muamelat Katipliği ile Devlet Memurluğuna başlamıştır. Rodos’ta Akdeniz Adaları (o zamanki adıyla Cezayir-i Bahr-i Sefit) İli Orman Müfettiş Katipliğinde, Gediz ve Simav ilçeleri Orman Müfettiş Vekaletinde bulunduktan sonra, 1907 de aynı ilçelerde Orman Müfettişi olmuştur. İki yılı geçince, Akdeniz adaları İli Orman Müfettişliğine aktarılmıştır. 1909’den 1912’ye kadar Selanik Ziraat Mektebi’nde Kimya, Ziraat Sanaatları ve Jeoloji öğretmenliği yapmıştır. Selanik’te 1911’de Maide Hanımla evlenmiştir. İki erkek bir kız çocukları olmuştur. 1914’den 1920’ye kadar, Zihni Derin Bursa’da Sultani Mektebinde (Lise) ve Kız Öğretmen Okulunda Tabi İlimler okutmuş ve Bursa Milli Eğitim Müdür Vekilliği görevinde bulunmuştur.

Tarım Genel Müdürlüğü yaptı
1920’de Yunanlıların işgalinden hemen önce Bursa’dan ayrılıp, kara yolundan Ankara’ya gelmiş; Milli Mücadele Hükümetinin kurduğu İktisat Bakanlığında ilk Tarım Genel Müdürü olmuştur. 1924’e kadar bu görevde kalmıştır. Ankara’da 1921 Nisanında bakanlıklar temsilciliklerinin katıldığı bir komisyon kurulmuştu. Bu komisyona dönemin Ziraat Genel Müdürü olarak İktisat Bakanlığı adına temsilci olarak katıldı. Komisyonda Rize ve çevresinin huzurlu bir yaşama kavuşabilmesi için öncelikle insanların geçimini sağlayacak iş ve çalışma imkânına kavuşturulması gerektiğini ileri sürdü. Komisyon bu görüşü kabul etti ve Zihni Derin’i bölgede inceleme yapması kararlaştırıldı.

Rize’de ilk tebessüm başarısız oldu
Zihni Derin 1923 yılında Rize’ye gelir. Eski adı Garal Dağı olan hazineye ait bir bölgede 15 dekarlık arazi fidanlık işine tahsis edilir. Bölgede yaptığı incelemelerde bazı meraklıların Batum’dan dönüşlerinde getirdikleri ve diktikleri gayet iyi gelişmiş çay fidanlarıyla karşılaşır. Rize’de ziraat fen memurluğu yapan İbrahim’i Batum’a göndererek bir miktar çay fidanı ve tohumu ile mandalina çeşitleri getirerek fidanlığa diker. Zihni Derin Batum’a düzenlenen geziye katılır. Batum ve çevresinde Ruslar tarafından kurulmuş olan çay bahçelerini, çay fabrikasını ve Astropikal Bitkiler Araştırma İstasyonu’nu inceleyerek gerekli bilgilerle Rize’ye döner. Beraberinde çay tohumu, fidanları, narenciye ve bazı meyve çeşitleri, bambu rizomları ve bir Rus bahçıvanı ile Rize’ye gelir. Böylece fidanlık kurulmuştur. Zihni derin bu Rus bahçıvana fidanlığı emanet eder. Ankara’daki görevine döner. Batum’a sipariş edilen 500 bin tohum fidan haline getirilir ardından halka dağıtılır. Ancak gerek halkın gerek devletin konuya yeteri eğilmemesinden teşebbüs başarısızlıkla sonuçlanır.

İlk çay kanunu
Zihni Derin, konuya hal çaresi bulmak için bir kanun teklifi hazırlar, bakanlık kanalıyla Meclis’e sunar. Bu tasarı, o dönemin Rize Mebuslarının desteğiyle 6 Şubat 1924 tarih ve 407 sayıyla kanunlaşır ve “Rize Vilayeti ile Borçka Kazasında; Fındık, Portakal, Limon, Mandalina, Çay Yetiştirilmesi Hakkındaki Kanun” adıyla yürürlüğe girer. Zihni Derin, sonraki 10 yıl boyunca tekrar öğretmenlik mesleğine döner. 1927’den 1929’a kadar İstanbul Erkek Öğretmen Okulunda, Nişantaşı Kız Ortaokulunda, Vefa Ortaokulunda, İstanbul Erkek Lisesinde Kimya ve Tabi İlimler Öğretmenliği yapmış, bu arada Halkalı ziraat Mektebinde ders vermiştir. 1930’da Ankara Orta Öğretmen Okulunda Tabi İlimler Öğretmenliğine atanmış, bir yandan da aynı okulda Müdür muavinliği görevinde bulunmuştur. 1932-1936 yıllarında Gazi Terbiye Enstitüsü, İsmet Paşa Kız enstitüsü ve Gazi Lisesinde Tabi ilimler, Fizik ve biyoloji Öğretmeni olarak çalışmıştır.

Büyük mücadelelerle gelen başarı
1936’da Trakya’da İkinci Umumi Müfettişlik Ziraat Müşavirliğine atanır. 1937’deTarım Bakanlığı Baş Müşavirliğine atanır. 1938’de Rize ve çevresinde kurulacak Zirai Teşkilat’ın Koordinatörlüğü görevi kendisine verilir. Zihni Derin uzun yıllardan sonra tekrar Rize’dedir. Fidanlıkta bulunan iki ahşap evden birinin üst katındaki bir odaya yerleşmiş, alt kattaki odayı laboratuvar olarak kullanma hazırlığındadır. 1924 yılında Batum’dan getirdikleriyle oluşturduğu bahçeyi ve parselleri gezerken; çeşitli süs bitkilerinin, mandalina, greyfurt, ağaçkavunu, portakal, limon, bambu ve diğer meyvelerin küçük çaplı parsellerde yetiştirildiği birkaç yüz fidandan oluşan küçük bir çay bahçesinin gayet güzel yetişmiş ve sağlıklı görmek onu mutlu etmişti. 1946 yılı Ağustos. Zihni Hoca bölgeye yerleştirilen çay tarımının mutlu dönemini yaşamakta ve onun sıcak heyecanını gönül rahatlığı içinde duymakta iken, yaş haddi nedeniyle emekli olduğu haberi geldi. Emeklilik onun bu bölgede bulunması için bir engel değildi. Tarım bakanlığı kendisine anlaşmalı bir kadro tahsis ederek Bakanlık Koordinatörü görevini verdi. Zihni Hoca artık Ankara’daydı. Yılda birkaç defa Rize’ye gelerek çalışmalarına devam etti. 5-6 yıl boyunca da bu görevini sürdürdü.

Rize’yi ihya eden ürünün mimari Rize’den seçilemedi
1950 seçimlerinde Zihni Derin, Rize’de bağımsız milletvekili adayı olmuştu. Zihni Hoca’nın siyasetle hiçbir ilgisi yoktu. Fakat kendisini çok seven Rizeliler onun parlamentoda Rize’yi temsil etmesini isteyerek ısrarlı tekliflerde bulunuyorlardı. Zihni Hoca da meclise girerse Doğu Karadeniz bölgesine ait sorunları dile getireceğini ve bölgenin çeşitli yönlerden kalkınması için çaba sarf edebileceğini düşünerek “peki” demişti. Zihni Hoca Rize’de seçim propagandasına çıkmadı. Sadece seçim pusulası bastırarak seçime katılmıştı. Farklı bir havada yapılan seçim sonunda bütün popülaritesine rağmen seçilemedi.

Ölüme sürükleyen kaza Rize’de meydana geldi
1964 yılı Ağustos ayına gelindiğinde çay bitkisinin bilinçli olarak Rize toprağına dikilmesinin 40.Yılı kutlamaları doğrultusunda bazı bakanlar, Çalışma Bakanı Bülent Ecevit ile birlikte Zihni Derin’de davet edildi. Gece 21:00 sularında Rize’ye ulaşarak fabrika misafirhanesine yerleşti. Sabah erken saatlerinde Zihni Hoca kalkmış etrafı seyrederken, idealinin gerçekleştiğini görmenin heyecanını ve duygusallığını yaşıyordu. Rize merkezindeki tören yerine gitmek üzere hazır beklerken valinin otomobili göründü. Çalışma Bakanı Bülent Ecevit, “Birlikte gidelim” diyerek Zihni Derin’i valinin arabasına aldı. Tören yerine geldikten sonra, Zihni Hoca arabadan iner, arabanın arkasından geçerken şöför arabayı geriye sürdü, Hoca’ya çarpıp ve onu yere düşürdü. Zihni Derin hemen hastaneye kaldırıldı. Röntgen çekiminden sonra, kalça kemiğinin kırıldığı anlaşılarak, ameliyat için Ankara’ya dönmesine karar verildi. Trabzon’da öğle sonu uçağı ile Ankara’ya ulaştırıldı. Havaalanında oğlu Haldun Derin ve kızı Melahat Hanım tarafından karşılandı. Ankara Hastanesine yatırıldı. Hemen ameliyata alındı. Ameliyatı takip eden günlerde acıları hafifledi. Taburcu olup evine döndüğünde koltuk değneği kullanarak yürümeye başladı. Ziyarete gelenlere “Bir aksilik oldu, geçer” diyordu. Ankara’da üç buçuk aylık bir tedaviden sonra eski sağlığına kavuşur. 25 Ağustos 1965’te Ankara’da vefat eder. 1969 yılında TÜBİTAK bu değerli mücadele adamına bir Hizmet Ödülü vererek adını ölümsüzleştirir.

Fatih Sultan KAR / İST

İlk yorumu siz yazın