İDRİS İSPİROĞLU (Egitimci-Yazar) BİZİM ÇİÇEKLERİMİZ EYLÜLDE AÇAR “Ben bir gülüm, sen bahçıvan; Çok açarsam eser senin, Mis kokarsam hüner senin Ama bir de soldurursan Günah senin, günah senin öğretmenim…” Yine bahar geldi, lakin bu bahar şairlerin ifadesiyle faslı gül değildir öğretmenim. Bu bahar sonbahardır, ama baharların sonu değildir. Bu baharda çiçeklerin açması bizim elimizde öğretmenim,..
İDRİS İSPİROĞLU
(Egitimci-Yazar)
BİZİM ÇİÇEKLERİMİZ EYLÜLDE AÇAR
“Ben bir gülüm, sen bahçıvan;
Çok açarsam eser senin,
Mis kokarsam hüner senin
Ama bir de soldurursan
Günah senin, günah senin öğretmenim…”
Yine bahar geldi, lakin bu bahar şairlerin ifadesiyle faslı gül değildir öğretmenim. Bu bahar sonbahardır, ama baharların sonu değildir. Bu baharda çiçeklerin açması bizim elimizde öğretmenim, yalnızca bizim elimizde. Nice baharlar eskittik biz. Bu bahar da kayıp gitmeden ellerimizden sıkıca tutunalım yorgun eteklerine. Zira bu baharın koynunda saklı, bütün çiçekler. Bütün çiçekler bizim elimizde hayat bulacak, gönlümüzde yeşerecek. Kokusunu şimdiden duyar gibiyim. Gönüllerimiz minik gönüllere dokununca, tılsımlı güller açacak ufuklarımızda. Dokunuşumuzla cennetin kapıları açılacak ardına kadar. Bizim çiçeklerimiz hep eylülde açacak öğretmenim. Yetiştirdiğimiz çiçekler hiç solmayacak.
İlkbaharın serin meltemleri, deli dalgaları, çılgın yağmurları, coşkun suları, kan rengi selleri hayalde kalsa da; sonbaharın huzur ve sükunu yeter. Damarlarımızda kanımız deli akmasa da, saçlarımızdaki karlar, yüreğimizdeki sevda kutlu yarınları yeniden yeşertecek. Bizim baharlarımız hiç bitmeyecek. Zira biz içimizde yıların baharlarını biriktirerek bu günlere ulaşanlarız. Yüce dağların karını andıran başımız, bereketli ovaları sularken nice taze fidanlar yetişecek diyarlarımızda.
Gönlümüz açar eylülde sararan yapraklara inat. Damarlarımıza can yürür, umut yürür bu ayda. Nisan ayında çiçekler açar, kainat şenlenir. Eylülde okullar açılır, çocukların gözleri güler, gönüller şenlenir. İlkbaharın ılık nefesiyle dallar fısıldaşır, kuşlar ötüşür. Sonbaharda hayaller dile gelir, umutlar yeşerir, gönüller tutuşur. Eylül ayı gelince çakmak çakmak gözlerin ışıltısı istikbal sevdasını yeniden tazelenir, kutlu geleceğin ateşi harlanır bugünlerde. Nisanda avuçlarımızı kelebekler süslerken, eylülde içimizde deli taylar koşturur. Küheylanlar sefere çıkar bu ayda, zafer düşleriyle uyanır. Geleceğe kanatlanır küheylanlar. Ötelerin ötesine sevdalı küheylanlar, içimizde koşturur. Ufuklar dürülür önlerinde, ıraklar yakın olur.
Ötelerin ötesine sevdalıyız biz öğretmenim. Ülkümüz bu bizim. Bizim ülkümüz bu cihana sığmadı hiçbir zaman. Sonsuz bir havuzun başında gül yüzlü yârin elinden bade içmek hayali kavurur içimizi. Sevdamızın uğrunda yandıkça vuslat görünmeli olur. Yaklaştıkça yanarız, yandıkça yaklaşırız. Yangınımız yarınları aydınlatır, minik yürekleri ısıtır kalemimiz, kelamımız.
İstiklal savaşıyla istikbal savaşı bir kağıdın iki yüzü gibidir. İstikbal savaşını kaybeden, istiklalini de kaybeder. İstikbal savaşımızın yılmaz neferleri yeniden sefere çıkmıştır. Işıktan kalemleriyle, ısıtan yürekleriyle nice zaferler yollarımızı gözler. Mehmetçik mart ayında sefere çıkar, muallim ordusu ise eylülde kalem kuşanır. Şimdi ta’lim zamanıdır. Seferlerimiz hiç bitmez bizim, biri bitmeden diğeri başlar. Mehmetçik, cahil düşmanlarla savaşırken, muallim ordusu cehalet düşmanıyla savaşır.
Yükümüz çok ağır bizim. Omuzlarımıza iki dünya yüklü. Biz kaybedersek, insanlık kaybedecek. Biz kazanırsak insanlık kurtulacak öğretmenim. Çanakkale’de yatanlar sevinecek, Gazze’de ağlayanlar gülecek. Sefer bizden, zafer Allah’tan olsun. Gazamız mübarek olsun öğretmenim.