Akşener, “İstanbul seçimlerine, demokrasi ve hukuk dışı bir müdahale

(CUHA) – İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin 31 Mart yerel seçimler sonrası yaptığı ilk Meclis Grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Akşener, “İstanbul seçimlerine, demokrasi ve hukuk dışı bir müdahale, yalnız Millet İttifakı’na oy vermiş vatandaşlarımızı değil, Cumhur İttifakı’na oy vermiş vatandaşlarımızı da rencide eder.” dedi. Giresun’da evinin önünde ölü olarak bulunan 11..

Tarih : Okunma : 16 Defa Okundu... Yorum Yap

(CUHA) – İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin 31 Mart yerel seçimler sonrası yaptığı ilk Meclis Grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Akşener, “İstanbul seçimlerine, demokrasi ve hukuk dışı bir müdahale, yalnız Millet İttifakı’na oy vermiş vatandaşlarımızı değil, Cumhur İttifakı’na oy vermiş vatandaşlarımızı da rencide eder.” dedi.

Giresun’da evinin önünde ölü olarak bulunan 11 yaşındaki Rabia Naz Vatan dosyasına erişim yasağının getirildiğini, evladının katilini arayan babanın da akıl hastanesine yatırılmak istendiğini belirten Akşener, “Tanıklar dinlendikçe olayın seyri değişti. Kimler kimleri korumaya çalışıyor? Kim neyin üstünü örtmeye çalışıyor?” diye sordu.

Çocuk istismarı ve kadına şiddet konusuna da değinen Akşener, bir daha bu tür olayların tekrarlanmaması için caydırıcı adımların atılarak cezaların en üst seviyeye çıkarılması gerektiğini söyledi.

Meral Akşener, 1915 yılında yaşanan olaylarla ilgili soykırım iddialarının yalan ve iftiralardan ibaret olduğunu ancak bazı ülkelerin Türkiye’yi karalayıcı, suçlayıcı kararlar almayı alışkanlık haline getirdiğini ifade etti.

Elinde Cezayirli Müslümanların kanı olan Fransa’nın küstahlıkları ile artık bardağı taşırdığını kaydeden Akşener, 8 Mayıs’ın, “Cezayir Katliamını Anma Günü” olarak kabul edilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisine kanun teklifi verdiklerini anımsattı.

Akşener, 12 Eylül döneminde, Mamak Cezaevinde işkence iddialarıyla gündeme gelen dönemin cezaevi komutanı Raci Tetik’in ölümüne ilişkin, “O karanlığı yaşamış, o zulmü yaşamış yüzlerce insanın gözleri belirdi zihnimde. Beddua etmiyorum. Şu olsun ya da bu olsun da demiyorum. O Allah’ın bileceği iş. Biliyor ve inanıyorum ki O’nun terazisi şaşmaz. Kul hakkıyla dilimin ucuna gelenleri söylemekten imtina edip, kendisini, o yüce divanın adaletine, Allah’a havale ediyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin seçim kampanyası boyunca kullandıkları dil ve üslubu eleştirdi.

Ekonomiyi konuşturmamak için, seçim meydanlarının savaş alanına çevrilmek istendiğini iddia eden Akşener, “CHP ile yaptığımız güç birliğini bir terör ittifakı gibi sunmaya kalktılar. Sayın Temel Karamollaoğlu’yla benim, Kandil’le sözleşme imzaladığımızı söyleyebilecek kadar alçaldılar. Bize iftira ederek, hayat pahalılığını unutturabileceklerini sandılar. Oysa onların yalanlarıyla, milletimizin ve ekonominin gerçeklerini perdelemek mümkün mü? Türk milletinin bir bölümüne, illet, zillet, terörist, adiler gibi yüzlerce iftira ve hakaret havada uçuştu. Ülkenin Cumhurbaşkanı çarşıda, pazarda, tarladaki vatandaşlarını teröristlikle suçladı. Yetmedi, kendine oy vermeyenleri de terörist ilan etti. Onlar medyalarına ve manşetlerine güvendiler. Biz Allah’a sığındık ve milletimize güvendik.” diye konuştu.

“Ankara, İstanbul, Adana, Antalya başta olmak üzere nüfus bakımından ülkenin yarısını teröristler mi yönetecek şimdi?” sorusunu soran Akşener, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Hani ilk işleri PKK’nın isteğiyle kaldırılan Türkiye Cumhuriyeti ibaresini, yeniden tabelalara yazmak olan şu teröristler? Sizin laflarınıza bakılırsa, Türk milleti teröristleri mi tercih etti? Bu millete bu kötülüğü nasıl yaptınız bilmem ama söyleyin, üç-beş belediye için, bu kadar tehlikeli sözler etmenize değdi mi? Bu aziz millete bu kadar bühtan edilir mi? Türk milletine böyle bir iftira atılabilir mi? Böyle bir devlet anlayışı olabilir mi? Seçim kampanyası boyunca ‘beka beka’ dediler. Bir yerel seçimi Türkiye’nin var olma-yok olma meselesi diye anlattılar. Ne oldu peki? Ülkemiz işgal mi edildi? Ezanımız mı sustu? Bayrağımız mı indirildi? İftiralarınızdan geriye ne kaldı? Geriye ne kaldı biliyor musunuz? İçini boşalttıkları bir beka kavramı kaldı.”

İstanbul seçimlerine ilişkin YSK’de devam eden olağanüstü itiraz sürecini de değerlendiren Akşener, İstanbul sonuçlarının bir türlü kabullenilemediğini, bunun da AK Parti’nin tükeniş korkusu içinde olduğunu gösterdiğini savundu.

Milli iradeden korkulmaması gerektiğini belirten Akşener, şöyle konuştu:

“Milli irade korkulacak değil, el üstünde tutulacak bir gerçektir. Sonuçtan bağımsız olarak, bu sürecin kendisi bile demokrasi tarihimizde, kara bir leke olarak yer alacaktır. Çeşitli senaryolarla, milletin sandığa güveni örselenmektedir. Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülük de budur. Milletin sandıktan umudu kestiği yerde, fırsat kollayan tezgahlara gün doğar. Akla mantığa sığmayan hezeyanlara artık AK Partililer bile isyan etmektedir. Ülkemize ve milletimize bu kötülüğü yapmayın. İstanbul seçimlerine, demokrasi ve hukuk dışı bir müdahale, yalnız Millet İttifakı’na oy vermiş vatandaşlarımızı değil, Cumhur İttifakı’na oy vermiş vatandaşlarımızı da rencide eder. İradesini beyan etmiş milletimizin tamamını rencide eder. Bu tür bir oyun, size verilen oyları da gayrimeşru kılar.”

Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 28 Şubat döneminde mahkeme kararıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden alındığını hatırlatarak, şu ifadeleri kullandı:

“Bu aziz ve gazi millet, mahkeme kararının adil olmadığını biliyordu. Bu yüzden de milletimiz, ‘muhtar bile olamaz’ manşetlerini boşa çıkarıp, kendisini Başbakan, Cumhurbaşkanı yaptı.

İktidarın başı bilmelidir ki atadığı hakimlere aldıracağı bir iptal kararını milletimiz asla kabul etmez. Bununla da kalmaz, ilk seçimde kendisini sandığa gömer. Kendisine tavsiyem, bir mağdur olarak başladığı siyasi hayatını, hak yiyen bir zalim olarak bitirmemesidir. Bu süreç Türkiye’ye fazlasıyla zarar vermiştir ve artık sona ermelidir. Söz de karar da milletindir. Sonuç, milletin vicdanında tescil etmiştir. Sayın Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak seçilmiştir. Bunun dışında bir karar, siyasi gaspçılık olur. Buna ne biz ne de aziz milletimiz müsaade etmez.”

Akşener, Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) emir ve talimatla milletin kararını değiştiremeyeceğini, ikinci bir 7 Haziran-1 Kasım hayali kurmanın hukuksuzluk olacağını belirterek “AK Parti’nin usulsüz itirazlarını bile kabul eden YSK, süreci uzatarak iptal stratejisinin bir parçası olmaktan vazgeçmelidir.” değerlendirmesinde bulundu.

Meral Akşener, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “İllerde seçilen belediye başkanları ilçe belediye başkanlarını atasın” şeklindeki açıklamasına eleştirdi. Akşener, Bahçeli’nin ideolojik bir savruluş yaşadığını ve ülkeyi eyalete bölmenin altyapısının oluşturulduğunu iddia etti.

Çatışma ve provokasyon dili yüzünden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun saldırıya maruz kaldığını savunan Akşener, “Türkiye’nin ana muhalefet lideri linç girişimine maruz kalmıştır. Linç girişimi başlı başına vahim bir hadiseyken, bunun bir parti genel başkanına, üstelik de şehit cenazesinde yapılması, olayın vahametini arttırmaktadır. Linç girişiminin devamındaki gelişmelerse, Türkiye’nin iktidar eliyle bir uçuruma sürüklenmeye çalışıldığını gösteriyor.” ifadelerini kullandı.

Akşener, Kılıçdaroğlu’na saldırıyı gerçekleştiren kişilerin serbest bırakılmasını eleştirerek, “Tweet atanı tutuklayıp, yumruk atanı salıvermek, hukukun paspas edilmesidir. İnek hırsızından kahraman çıkarmaya çalışmak, ahlak çöküntüsüdür.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Kılıçdaroğlu’na hitaben ”Ne işi vardı orada?” diyerek, üste çıkmaya çalıştığını savunan Akşener, “Bu bir akıl tutulmasıdır. Cumhurbaşkanı’na yakışan, şehidimizin cenazesine gidilmesini sorgulamak değil, milletin her ferdini o kahramanlarımızı uğurlamaya çağırmaktır.” diye konuştu.

Akşener, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik duruma ilişkin değerlendirmelerde de bulunarak, gerçek işsiz sayısının 7 milyona ulaştığını, açlık sınırının 2 bin 107 lira, yoksulluk sınırının ise 6 bin 683 liraya dayandığını anlattı.

İlk yorumu siz yazın